O kırmızı kalem
Sayfada İsrail Başbakanı Netanyahu’nun BM kürsüsünde çekilmiş iki fotoğrafını görüyorsunuz.
İkisinde de elinde kırmızı uçlu bir kalem var.
Birinci fotoğraf 2012’de çekilmiş.
“İran’ın sürmekte olan Uranyum zenginleştirme faaliyetleri ve nükleer silah tehdidine” dikkat çekiyor.
Elinde patlamak üzere bir bombayı gösteren çizim var.
11 yıl önce kürsüde “İran’ın nükleer laneti” diyordu.
İkinci fotoğraf ise geçtiğimiz ay (22 Eylül 2023) aynı kürsüde çekildi.
Natanyahu’nun elinde gene bir grafik çalışma vardı.
“Yeni Ortadoğu” başlıklı bir haritaydı bu.
Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar İsrail’in tamamını kapsıyordu.
Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte yeşil renkle boyanmıştı.
Bunlar İsrail ile bağlarını normalleştirmiş veya Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi Yahudi devletiyle resmi ilişkiler kurmak için görüşmelere odaklanmış Arap devletleriydi. (Haritada işgal altındaki Filistin topraklarını gösteren hiçbir renk, sınır, kelime görünmüyordu. Adeta yok hükmündeydi.)
Netanyahu kırmızı uçlu kalemini çıkardı ve Dubai’den Basra Körfezi boyunca İsrail üzerinden Güney Avrupa Limanlarına doğru çapraz bir çizgi çekti.
Asya’yı Avrupa’ya bağlayan “yeni bir küresel ticaret ekseninin” kalbindeki bu
Arap ülkeleriyle İsrail’i birbirine kenetleyen “refah koridorunu” selamladı.
Bir müjde verircesine şöyle dedi:
“11 yıl önce İran’ın nükleer lanetini, büyük bir laneti göstermek için bu kürsüde kırmızı bir işaretle duruyordum.
Ama bugün kırmızı kalemi büyük bir nimeti göstermek için getirdim. İsrail, Suudi Arabistan ve diğer komşularımız arasında yeni bir Ortadoğu’nun nimeti… ”
EN SAKİN ORTADOĞU
Netanyahu’nun gösterisi elbette çok güçlü yankılar yaptı.
Ama o “yeni Ortadoğu vizyonunu” dile getiren
tek kişi değildi.
Çok sayıda analist “bölgenin jeopolitik tektonik levhalarının istikrarlı bir şekilde değişmekte olduğuna” dikkat çekiyordu.
Ortadoğu son yarım yüzyılın belki de en sakin sürecindeydi.
Şöyle ki…
İsrail ile çoğunluğu monarşilerden oluşan bir grup Arap ülkesi arasında -ABD destekli- Abraham Anlaşmaları eski ateşli paradigmaların demode olduğu yeni siyasi iradeyi gösteriyordu.
Çin’in etkisiyle Suudi Arabistan ve İran arasındaki yakınlaşma da yeni Ortadoğu’nun bir diğer görüntüsüydü.
Suudi Arabistan ayrıca “Birleşik Arap Emirlikleri’nin temizledikleri arazide İsrail’le resmi ilişkilere geçmenin ciddi sinyallerini” veriyordu.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman petrole dayalı ekonomiyi çeşitlendirmek vizyonunda “İsrail teknoloji sektörünün dinamizminden” etkilenmişti.
İki İsrail Bakanı Mekke’ye ve Riyad’a gitmişti.
Öte yandan Dubai de İsrailli turistler için bir mıknatısa dönüşmüştü.
Bunlar yakın zamanlara kadar hayal bile edilemezdi.
ABD böylece usulca ve ihtiyatla Ortadoğu’dan ayağına çekip Çin’e ve Ukrayna bağlamında Rusya’ya odaklanabilmenin hesaplarını yapmaktaydı.
SERAP
Ancak…
7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e vurduğu dehşet darbesi bütün bunların bir “çöl serabı” olduğunu gösterdi. Biden yönetimi “yumurtalarının çoğunu Suudi- İsrail normalleşme sepetine” koymuştu.
Elbette bugünden yarına iki ülkenin birbirlerinin başkentlerinde büyükelçilikler açması beklenmiyordu ama Washington “İran’a karşı caydırıcı bir eksenin oluşmasına” oynuyordu.
Netanyahu’nun kırmızı kalemi gene elinde.
Nasıl “bir çizgi çekecek?”
Ortadoğu uzmanı Steven Cook Foreign Policy de şöyle yazı:
“Yeni Ortadoğu’nun başlangıç noktası, İsrail’in Riyad’daki büyükelçiliği değil, İsrail’in Gazze şeridini yeniden işgal etmesi olacaktır.”
Yani Netanyahu haritadaki Gazze şeridi üzerine kırmızı kalemiyle bir “çarpı” işareti mi koymaya kararlı.
YANILSAMA
Ama…
Görüldü ki Netanyahu’nun kırmızı kalemi yanıltıcı olabiliyor.
Hem de vahim derecede yanıltıcı.
Gazze’de 2 milyon 300 bin Filistinlinin yok edilmesi ya da yok hükmüne indirgenebileceği gerçekçi değil, insani de değil.
………………
Hamas’ın çocukları, kadınları, sivilleri katleden son saldırısının vahşeti kesinlikle kabul edilemez ama Netanyahu’nun 2 milyon 300 bin Filistinliyi “silmek” planı da -eğer varsa- bölgede ve dünyada kabul görmeyecek büyük tepkiyle karşılaşacaktır.
Hatta kendi ülkesi insanlarının büyük çoğunluğu tarafından da…
İbranice yayın yapan Local Call’da Meron Rappaport şöyle yazıyor:
“Hamas en açık, acı verici ve kanlı bir şekilde ‘İsrail’in Riyad ve/veya Abu Dabi üzerinden Filistinlileri aşabileceği ve de güçlü çitler Gazze’de hapsedilen 2 milyon Filistinlinin yok hükmünde olacağı kanısı’ şu anda parçalanmıştır. Korkunç bir insani maaliyetle bu parçalanma İsrail’in büyük yanılgısını ortaya koyuyor.”
Economist’ten bir yorum:
“Affetmezlik yeni Ortadoğu’da da sürdürecektir.
İsrail’de yapılan anketlere göre çoğunluk, Netanyahu hükümetini, kendilerini tarihindeki en kanlı günden koruyamamakla suçluyor. Sonunda Netanyahu’nun siyasi kariyerini canlandırması zor olabilir.”
Eski bir Knesset Hukuk Danışmanı ve Londra Brunel Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Solon Solomon “kara operasyonu bittiğinde, birkaç ay sonra Başkan Natanyahu’nun Başbakanlık görevini bırakacağı neredeyse kesin” dedi.
…………………
Ancak…
İsrail’in Gazze’de Hamas’ın -sivillerin değil- üzerinden silindir gibi geçmemesi halinde, Kuzey’de Hizbullah ve diğer düşman örgütlerin İsrail’e saldırısı
giderek büyüyen olasılık.
“Hizbullah, İslami Cihad ve diğer örgütlerle İran’ın vekalet savaşı üzerine senaryolar, İran halkının nabzı” bir sonraki yazıya.
………………..
Bu yazıda Washington Post’ta yayınlanan Ishaan Tharoor’un analizinden Trita Parsi’nin NPR’deki röportajından, Bloomberg’de yayınlanan Ethan Bronner’in yorumlarından ve diğer açık kaynaklardan yararlandım.