Siyonist İsrail’in 1948’de Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için kabus dolu günlerin başlangıcı oldu. İsrail’in katliamlarından kaçan binlerce sivil Filistinli 75 yıl önce Lübnan’a göç etti. Nekbe ile Lübnan’ın birçok kentine göç edip mülteci kamplarında yaşayan Filistinlileri ziyaret ettik. Başkent Beyrut’ta bulunan Burj el-Barajni Mülteci Kampı’nda Nekbe’ye şahit olan Filistinliler yaşadıkları zorlu günleri Yeni Şafak’a anlattı.
1948’de yaşanan Nekbe’de 6 yaşında olan Zeynep An Natur, Burj el-Barajni mülteci kampında yaşam mücadelesi veriyor. Şimdi 81 yaşında olan Natur, o günleri şöyle anlatıyor: “Filistin’de Hayfa’da zeytin ağaçları olan bahçeli bir evimiz vardı. 1948’de İşgalci İsrail topraklarımızı işgal edene kadar arkadaşlarımızla zeytin ağaçlarının altında oturur, bahçemizde oyunlar oynardık. Büyük felaketimiz olan Nekbe, gerçekten çok zorlu bir yolculuktu. Günlerce aç ve susuz kalmıştık. Hayfa’dan Beyrut’a doğru uzun bir yürüme yolculuğu yaptığımızı hatırlıyorum. Zorlu yolculukta aileme yardım etmek için 1 yaşındaki kardeşimi kucağımda taşıyordum. Güzeller güzeli ülkemizden sürülerek bir günde mülteci olmuştuk. Kendi topraklarımız evlerimiz varken kamplarda zorluklar içerisinde yaşamaya çalışıyoruz.”
“Bizler topraklarımıza bir gün geri döneceğiz buna inancımız tam” diyen Natur, “Güzelim vatanımda en çok zeytin ağaçlarının altında oturmayı ve dut ağaçlarımızdan dut toplamayı özledim. Filistinlilerin arkasında kimsenin olmasına gerek yok biz Rabbimize inandık ve yaşanan bunca zulme karşılık özgürlüğümüzü Rabbimiz nasip edecektir” şeklinde konuştu.
Burj el-Barajni Kampı’nda tek başına yaşayan 81 yaşındaki Cemile Mustafa Said de Akka’dan Beyrut’a göç yolculuğunu şöyle anlattı: “Dedelerimiz bizlere çok küçük yaştan beri İsrail’in Filistinlilere yönelik yapmış olduğu katliamları anlatırdı. 6 yaşında İsrail’e karşı direnen küçük bir kız çocuğuydum. Yaşanan katliamın ardından göç etmek zorunda kaldık. Ailem ve kız kardeşlerimle birlikte yaşamak için bir yol aradık ve Akka’dan yola çıktık. Yanımıza sadece ekmek ve anahtarımızı aldık. Sahil şeridinden Lübnan’a ulaşmaya çalıştık fakat çok zorlu bir yolculuk olduğunu hatırlıyorum. Bizlere bu zorlu hayatı reva gören herkesten ahirette şikayetçi olacağım. Bizler yeniden mukaddes topraklarımızda özgürce yaşayacağız. Mescid-i Aksa’da şükür namazlarımızı kılacağız ve zeytin ağaçlarımızı yeniden ekeceğiz. Onurlu bir şekilde kendi topraklarımızda yaşayacağız.”
Nekbe’nin gerçekleştiği tarihte 9 yaşında olan 84 yaşındaki Hüseyin Ali El-Ayneyn, “Akka benim için cennet gibi bir yerdi. Sahil kenarında olduğu için yazları denize gittiğimizi hatırlıyorum. Arkadaşlarımla sokaklarımızda oyunlar oynardık. Dedem ve babam işgalcilerin yaptıklarını kardeşlerim ve bana sürekli anlatırdı. Bizler çok küçük yaştan itibaren direniş şuuruyla büyütüldük. 1948’de İşgalciler resmi olarak bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde bütün şehirlerimizi işgal ettiler. Binlerce insan katledilip sürgün edildi. Biz de sürgün edilen Filistinlilerdendik. Akka bölgesinden güney Lübnan’a yürüyerek geldik ve ardından Beyrut’a doğru yolumuza devam ettik. Gazzelilerin de kuzeyden güneye göç ettiklerini gördüğümde aklıma yaşadığımız Nekbe geldi” dedi.